Atam Yavuz’dan İran Şahı’na İnce Ayar

Derler ya hani bırak onun seviyesine düşme diye. Heh işte tam da böyle bir seviyesizlik anında Yavuz Sultan Selim Han kendine ve yüksek seviyesine yakışır bir şekilde çözüyor meseleyi. Ne yapılanın altında kalıyor ne de duruşundan taviz veriyor. Hikaye şöyle: İran Şahı, Şah İsmail Yavuz Sultan Selim’e kıymetli mücevherlerden oluşan bir sandık hediye gönderiyor. Sandık Yavuz’un huzuruna getiriliyor ve açılıyor. Sandığı açanları ender bulunan taşlar ve mücevherler karşılıyor. Ancak o da ne!
Devamını Oku →

Yine,yeni,yeniden

Selamunaleyküm cümleten arkadaşlar. İlk yazım olması nedeniyle hem size hemde tarihin tozlu raflarından buraya gelecek yeni ziyaretçiler için tarihe birkaç cümle not düşmek istedim. Bilmiyorum kaçıncıya blog açıp kapatıyorum, her seferinde yeni bir istek ve yeni bir heyecanla beraber… Ve her seferinde bir daha kapatmamak arzusuyla… Ama nedendir bilinmez çok çabuk geçiyor bu heyecan. Tam güzelce blog tutmaya başlıyorum diyorum sonra başka bir meşgale ve yoğunluk içerisinde kaybolup gidiyorum. Herhalde bu nedenle odaklanamıyorum ve belli bir zaman sonra zaman aşımına uğruyor, blog tutma arzum…
Devamını Oku →